Türk tarihinin taşlara kazınmış ilk sözlü mirası olan Göktürk Yazıtları, yalnızca Türkçenin değil, dünya yazı tarihinin de en önemli belgeleri arasında yer alır. Bu yazıtlar, 8. yüzyılda Orhun Irmağı çevresine dikilmiş olup; hem Türk halkının bağımsızlık mücadelesini, hem de devlet ve toplum felsefesini yansıtan eşsiz birer yazılı kaynaktır. Fakat bu abidevi metinlerin keşfedilmesi, çözülmesi ve dilbilimsel olarak tanıtılması, bir günde gerçekleşmiş bir başarı değil; kuşaklar boyunca süren bilimsel çabaların ürünüdür.
Bu yazıda, Göktürk Yazıtları’nın bilim dünyasına kazandırılmasında önemli rol oynamış altı öncü ismi ele alacağız: Wilhelm Radloff, Vilhelm Thomsen, Reşid Rahmeti Arat, Annemarie von Gabain, Talât Tekin ve Gerhard Doerfer. Her biri, farklı dönemlerde, farklı yöntemlerle Türk dilinin en eski belgelerini çözümleme uğraşına katılmış, Türkoloji biliminin şekillenmesine katkıda bulunmuştur.
1. Wilhelm Radloff (1837–1918): Göktürk Yazıtlarını Tanıtan İlk Avrupalı
Alman kökenli Rus bilim insanı Friedrich Wilhelm Radloff, Türk dilleri üzerine sistematik araştırmalar yapan ilk filologlardan biridir. 1890’lı yıllarda Sibirya’dan Orta Asya’ya dek yaptığı saha çalışmaları ve Rus arkeoloji heyetlerine verdiği destek sayesinde Göktürk Yazıtları’nın bilim dünyasına taşınmasında önemli bir rol oynadı. Radloff’un katkısı, yazıtların içeriğini çözmekten çok, onların belgelenmesi ve tanıtılması ile ilgilidir.
1893 yılında yazıtların taş üzerindeki runik karakterlerle yazıldığını ve bunların Türkçeye ait olabileceğini öne sürdü. Radloff, yazıtlardaki yazı sistemini “runik yazı” olarak nitelendirmiş, alfabenin kendine has yapısı üzerinde durarak bir filolog gözüyle yazı çözümlemeleri yapmaya çalışmıştır. Ancak bu noktada Radloff’un çözümleri yer yer hatalı ve spekülatifti. Ne var ki onun keşif ve yayın faaliyetleri, çözüm sürecini başlatan temel yapı taşlarını oluşturmuştur.
2. Vilhelm Thomsen (1842–1927): Göktürk Alfabesini Çözen Danimarkalı Dâhi
Göktürk Yazıtlarının şifresini ilk çözen kişi, Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen’dir. 1893 yılında Danimarka Kraliyet Akademisi’nde yaptığı sunumla, Orhun metinlerinin Türkçe olduğunu ve çözümünde ilerleme kaydedildiğini dünyaya ilan etmiştir. Thomsen, yazıtlarda kullanılan alfabenin ses karşılıklarını başarıyla ortaya koyarak, ilk kez metinleri doğru bir şekilde okumayı başarmıştır.
1894 yılında yayımladığı “Inscriptions de l’Orkhon déchiffrées” adlı rapor, Türk dili tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bu eser sayesinde yazıtlar ilk kez okunabilir hâle gelmiş, dilin yapısı çözümlenmiş, tarihî metinlerin içeriği anlaşılmaya başlanmıştır. Thomsen’in çalışmaları, sadece Türkoloji değil, karşılaştırmalı dilbilim açısından da çığır açıcı niteliktedir. Bugün kullanılan Göktürk alfabesi çözümleri büyük ölçüde onun sistemine dayanır.
3. Reşid Rahmeti Arat (1900–1964): Türkiye’de Bilimsel Türkolojinin Kurucusu
Tatar kökenli büyük Türkolog Reşid Rahmeti Arat, hem Göktürk metinleri hem de Uygur yazmaları üzerine yaptığı çalışmalarla Türk dilinin tarihsel gelişimini aydınlatan en önemli isimlerden biridir. Özellikle Türkiye’de akademik Türkoloji’nin kurumsallaşmasında öncü rol oynamıştır. 1930’lu yıllarda İstanbul Üniversitesi’ne davet edilen Arat, burada Göktürk yazıtları üzerine dersler vererek nesiller yetiştirmiştir.
Arat, yazıtların içerik çözümlemelerinde sözcüklerin kökeni, gramer yapısı, anlam alanları ve tarihî bağlamları üzerine derinlemesine çalışmalar yapmıştır. Onun bilimsel yöntemi, metinlerin yalnızca tarihî belgeler değil, aynı zamanda edebî ve felsefî içerikler taşıyan kültürel anıtlar olduğunu vurgular. Bugün Göktürkçe gramer kitaplarında kullanılan birçok terim ve açıklama, Arat’ın önerdiği yapıların bir sonucudur.
4. Annemarie von Gabain (1901–1993): Filolojik Derinliğin Temsilcisi “Maryam Apa”
Alman Türkolog Annemarie von Gabain, Göktürk yazıtlarını yalnızca okuyabilen değil, dilbilimsel olarak derinlemesine analiz eden ilk kadın bilim insanlarından biri olma özelliğini taşır. Özellikle 1941’de yayımlanan Alttürkische Grammatik (Eski Türkçenin Grameri) adlı eseri, hem Göktürk hem de Uygur dönemine ait metinlerin morfolojik yapısını detaylı biçimde inceleyen bir başyapıttır. Bu eser, daha sonra Türk Dil Kurumu tarafından Mehmet Akalın ve Ahmet Temir’in çevirisiyle Türkçeye kazandırılmıştır.
Gabain, yalnızca yazı çözümlemeleriyle değil, aynı zamanda metinlerdeki dil yapısı, sözdizimi, ek dizileri ve semantik alanlar konusunda da özgün analizler ortaya koymuştur. Onun katkısı, Thomsen’in “çözümlediği” yazıtların, Arat’ın “yorumladığı” yapısının ardından üçüncü basamak olan “filolojik kurgu” sürecidir.
Göktürkçede zaman kipleri, kişi ekleri ve ad yapıları gibi konularda yaptığı morfolojik çözümlemeler hâlen geçerliliğini korumaktadır. “Maryam Apa” lakabıyla anılan Gabain, öğrencileri ve meslektaşları arasında bir bilim annesi olarak kabul edilmiştir.
5. Talât Tekin (1933–2015): Modern Dilbilimin Göktürkçeye Uygulayıcısı
Amerika’da yetişmiş ve uzun yıllar orada görev yapmış olan Prof. Dr. Talât Tekin, Göktürk yazıtlarının modern yapısal dilbilim çerçevesinde analizini yapan ilk Türk bilim insanıdır. Özellikle 1968 tarihli A Grammar of Orkhon Turkic adlı eseri, Göktürkçeyi Batı dünyasına ayrıntılı bir gramer kitabı formatında tanıtan ilk sistematik çalışmadır.
Tekin, Thomsen ve Arat gibi öncüllerinin çalışmalarını temel almış, ancak onların yöntemlerini çağdaş dilbilimle bütünleştirmiştir. Yapısal fonoloji, morfoloji ve sentaks yöntemlerini Göktürk metinlerine uygulayarak, yazıtların sadece okunmasını değil, kuramsal dilbilim açısından değerlendirilmesini de sağlamıştır.
6. Gerhard Doerfer (1920–2003): Eleştirel Türkolojinin Temsilcisi
Alman Türkolog Gerhard Doerfer, Türk dili üzerine yaptığı karşılaştırmalı çalışmaları ve dil aileleri arasındaki etkileşimi analiz eden teorik yaklaşımlarıyla tanınır. Göktürk yazıtları üzerine doğrudan monografik bir eseri olmasa da, hem Gabain’in hem Tekin’in çalışmalarını eleştirel biçimde değerlendirmiştir. Onun “Türkolojide Eleştiri Sorunları” başlıklı metni, alan içi bilimsel tartışmalar açısından önemli bir kilometre taşıdır.
Doerfer’in katkısı, Göktürkçenin yalnızca iç dil yapısıyla değil, dış lehçelerle etkileşimi, komşu dillerle ilişkisi, terminolojik sınırları gibi konulara getirdiği derinliktir.
Son not
Göktürk Yazıtları, yalnızca Türk tarihinin değil, insanlık tarihinin en özgün yazılı anıtlarındandır. Bu metinleri taşlara kazıyanlar kadar, onları çözüp tanıtanlar da büyük bir kültür ve bilim mirasının taşıyıcısıdır. Wilhelm Radloff bu metinleri “gören” ilk kişiydi. Vilhelm Thomsen onları “okuyan” ilk bilim insanı oldu. Reşid Rahmeti Arat anlamlandırdı, Annemarie von Gabain yapılandırdı, Talât Tekin modernleştirdi, Gerhard Doerfer ise eleştirdi ve derinleştirdi.
Bu yazıtları çözmek, sadece bir alfabe çözmek değil; bir milletin hafızasına ulaşmak, dilinin köklerine inmek demektir. Bu öncü bilim insanlarının çabaları sayesinde, bugün Göktürk Yazıtları yalnızca arkeolojik bir buluntu değil, yaşayan bir dilin ve milletin simgesi hâline gelmiştir.
Bu sitedeki yazı, görsel ve diğer tüm materyaller telif hakkı kapsamında olup lisansı ile korunmaktadır. TürkDili.org internet sitesi yönetiminin yazılı izni olmadan materyallerin tamamının veya bir kısmının kopyalanması, dağıtılması, başka mecralarda yayımlanması suç teşkil eder.