Göktürk veya Orhun adıyla bilinen en eski Türk Yazıtları, bugünkü Moğolistan sınırları içinde Orhun Irmağı civarında 1889 yılında bulunan Türk dilinin ilk yazılı kaynaklarıdır. Bu yazıtlar 720 (Tonyokuk), 732 (Kül Tigin), 735 (Bilge Kağan) yıllarında dikilmiştir. Bu yazıtların sonsuza kadar kalması temennisi nedeniyle Bengü Taşlar da denilmektedir.
Göktürk Alfabesi Hakkında
Orhun/Göktürk Alfabesi 38 işaretten oluşmaktadır. Bunların dördü ünlü, 34’ü ünsüzlerdir. 20 işaret kalın ve ünce ünlülerle ayrı okunan 10 ünsüzü temsil etmektedir. 3 tanesi çift sesi göstermekte, 4’ü ise ünlü+ünsüz şeklindeki hece işaretlerini ifade etmektedir. Günümüz Türkçesinden farklı olarak ng, ny ünsüzleri bulunmaktadır. Yazıda harfler bitişik yazılmaz, ayrı ayrı yazılır, sağdan sola doğru yazılmaktadır. Kelimeler arasında boşluk yerine iki nokta (:) işareti kullanılmaktadır. Göktürk Yazıtlarında okunan ilk kelime Tanrı anlamına gelen /tengri/ <T-NG-R-İ> kelimesidir ve sağdan sola doğru yazımı şöyledir:
Göktürk Alfabesi Tablosu Aşağıdaki Şekildedir:
Şimdi gelelim bu alfabenin nasıl çözüldüğüne…>>>
Orhun veya Göktürk Alfabesi Nasıl Çözüldü?
Orhun veya Göktürk Alfabesi Nasıl Okundu?
Yazıtların önce Çince olduğu düşünülmüş, yazıtlarda Çince olduğu anlaşılan birkaç ifade çözülmüş ve okunmuştur. Bu Çince ifadelerde Türk kağanların adları belirlenmiştir. Daha sonra bu yazıtların Türklerle ilgili ve Türkçe olduğu anlaşılmıştır. 1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen, Rus Türkolog Vasili Radlof’un yardımıyla çözmüştür.
1889 yılında bu isimlerden yola çıkan Thomsen sütunların sağdan sola, sözcüklerin yukarıdan aşağıya sıralandığını, sıkça kullanılan iki noktanın kelimeleri ayırdığını çözmüştür. Sonra kelime sonlarında sıkça tekrar eden işaretlerin Türkçenin yapısını dikkate alarak ünlü olduğunu tespit etmiştir. Tüm işaretleri ayrı ayrı not alarak işaret sayısının 38 olduğunu, bunlardan hangilerinin ünlü olabileceğini not almıştır. İlk önce kişi ve zaman eklerinin sonunda yer alan ı-i ünlüsünü tespit etmiştir. Türkçenin kalınlık-incelik uyumu kuralını göz önüne alarak, ünlülerin kalınlık incelik durumlarına göre ünsüzlerin değişkenlik gösterebileceğini görmüş ve bu metinlerin Türkçe olduğuna emin olmuştur. Önce kağan (k-ğ-n) sözcüğünü okumayı başarmış, bu ifadenin Türk hakanlarının isimlerinin sonunda kullanıldığından yola çıkmıştır. Buradaki ünsüzlerden yola çıkarak diğer kelimeleri okumaya çalışmıştır. Ancak tam bu noktada işler istediği gibi gitmemiş, Türkçenin yapısı gereği /ğ/ ünsüzünün kelime başında olamayacağı halde ğ ile başlayan kelimelere rastlamış ve hayal kırıklığına uğramış, tüm çabalarının boşa gittiğine kanaat getirerek çalışmasını rafa kaldırmıştır.
Yaklaşık dört (4) yıl ara verdiği çalışmasına başka bir kelimeyi fark ederek bir gün (1893) aniden devam ettirmiştir. Çözdüğü bu yeni kelime Tanrı sözcüğüdür. Dolayısıyla ilk doğru okumayı başardığı sözcüğün bu olduğu kabul edilmektedir. Daha sonra kök (gök), Türk, kün (gün), yir (yer), yigirmi (yirmi) sözcükleri ile doğru okumalarına devam etmiş ve tüm sistemi hızlıca (bir veya birkaç günde) çözmüştür.
Ayrıntılı bilgi için Agop DİLAÇAR’ın Dil Yazıları (Bölüm Adı: Orhon yazıları nasıl okundu) isimli eserine bakabilirsiniz.
Bu sitedeki yazı, görsel ve diğer tüm materyaller telif hakkı kapsamında olup lisansı ile korunmaktadır. TürkDili.org internet sitesi yönetiminin yazılı izni olmadan materyallerin tamamının veya bir kısmının kopyalanması, dağıtılması, başka mecralarda yayımlanması suç teşkil eder.